Ana Sayfa Günah Çıkarma Ayinleri
 
 
online

E-mail: bilal_ozbay@tnn.net

     

 

  

Günah Çıkarma Ayinleri 2

 

Ey sevgili, bu sana yazılmış olan aşkımın kutsal yazıtlarıdır bilesin. Yüreğimin hokkasından senin için damıttığım kandan kırmızı bir mürekkeple, parmaklarımdan yaptığım divite çalan aşkımın ızdırapları ve acı çekişleridir.

 

Yanımda olsaydın sana bunları söyleyemez kendimi sana kurban edemez ve her gün bu ağlama duvarının önünde diz çöküp sana yalvaramazdım. Biliyorsun ki, güzelliğin bütün bedenimi, ruhumu ve aklımı çaresiz yokluklara götürürdü. Sen yanımdayken şımarık bir kulun olur davranışlarımla kurallarını çiğnerdim. Senin sevgin ve bağışlayıcılığından o kadar emin olurdum ki, seni üzmelerim bile şakalarımın yüz kızartan kırıntıları olurdu.

 

Yanımda olsaydın ben sana aşık olamazdım da sanırım. Senin sevginle yücelirdim, mutlu olurdum, sokaklarda en alasından erkek olma bilinciyle ve sana sahip olma erdemiyle başım dik dolaşırdım ama seni, senin istediğin gibi sevemezdim. Sevgilin olurdum, kocan olurdum, efendin olurdum ama seni, senin istediğin gibi sevemezdim. Aşkının dehlizleri arasında sarhoş olurdum, şehvetinin ve arzularının sınır tanımazlığı ve bende bıraktığı izlerle yok olurdum ama seni, senin istediğin gibi sevemezdim.

 

Sen hep kendine sorardın niye ben daha çok seviyorum diye. İçin içini yerdi neden o da beni, benim onu sevdiğim gibi sevmez diye. Sabahlara kadar ağlardın yokluğumda. Sanrılar görürdün uykular arasında. Her şarkıda, her ilahide beni düşünür yine ağlardın. Kanardın ve kanadıkça kırmızıya bulaşırdın. Aşkın öyle bir dem alırdı ki, şarabın şişede durduğu gibi durmazdın. Hani bir parlasan parçalardın içine girdiğin bedenleri ve ruhları. Beni parçaladığın gibi gidişlerinle.

 

Şimdi kendince kaçarak cezalandırıyorsun beni. Bütün o incilerini bana vermişken şimdi geri istiyorsun ve yok sayıyorsun kişiliğimi ve unut diyorsun sanki unutmak seni ölüm değilmiş gibi, neden öl demiyorsun peki?

Unut diyorsun çünkü unutmanın ölüm olduğunun farkında eğilsin benim için. Ben de bilirim elbet, yokluğunda tükenmeyi ve gerekirse bu yüreği kanatıp şarap olarak sana sunmayı. Şimdi sen ne verdiysen bana onları da alıp götürmek istiyorsun giderken. Anladım bedenini ve ruhunu çekip aldın ellerimden, gözlerini ve yanında bakışlarını çekip aldın, dudaklarını ve yanında öpüşlerini çekip aldın, ellerini ve yanında öpüşlerini çekip aldın, peki bütün bunlardan sonra ruhunu şırıngayla çektiğin bu bedene mezarda yaptın mı?

 

Ey sevgili, şunu bil ki, asla aynı şiddette sevemez iki sevgili birbirini. Kim aşıksa o daha çok sever diğerini. Biri aşık olur diğeri sevgili. Sen aşık olmayı seçtin kendince, ben de çaresizce bana geldiğinde, sana sevgili olmayı seçtim. Şimdi diyorsun ki sen niye aşık değilsin ve benim kadar sevmiyorsun. Eğer gerçekten sevgilim değil de aşkım olsaydın, ben senin peşinde koşardım. Sartsız olarak sen nereye gidersen gelirdim. Sorgulamazdım hiçbir davranışını, üzülürdüm belki, kanatırdım yüreğimi belki ama yine de yanımda olmandan büyük mutluluk duyardım.

 

Şimdi gidişinle ve bende bıraktığın yokluk nöbetlerinle ben sana aşık olma yolundayım. Yokluğun öylesine büyük ki çaresiz bıraktı beni yaşama karşı. Bütün dirençlerimi kırdı, bütün egomu yerle bir etti. Kendimle bile sana karşı savaşacak gücüm kalmadı. Ve işte ağlama duvarım, senin kırmızı tuğlalarından örülü, diz çöküyorum karşında ve merhametini ve affımı diliyorum yüce aşkımla. Bir gün sen aynı istekle çaresizle çırpınışlar içinde bana geldiğinde ben, bütün şefkatli kollarımı ve yüreğimi sana açmış ve aşkını kutsamıştım hani. Acılarını ve kanattığın yüreğini sıcacık buselerle temizlemiştim. Sonra sen o acılardan kurtuldun ve mutluluğa ulaştın, aşkın en büyük hazlarını yaşadın kollarımın arasında.

 

Ancak bu öyle bir trajedidir ki, senden bana bulaştı bu yüce hastalık. Şimdi çaresizce çırpınışlar içinde olan benim. Ve çırpındıkça daha batıyorum, yok oluyorum senin tersine. Kurtar beni ey sevgili, kurtar ki bu can, canına can katsın aşkıyla. Acı çekmek varsa bu vuslatın sonunda onu da çekmeye hazırım amenna.

 

Seni bu hayatta her şeyden daha çok seviyor, bu hayattaki her şey sen olma ey sevgili.

Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, bilmiyorsan da bir gün bunu fark edeceksin.

 

04.06.05 Cuma…

Bu site tamamen özgündür. İzinsiz veya isim belirtilmeden herhangi bir alıntı yapılamaz. Eserlerin bir kısmı Deyiş Dergisi tarafından yayınlanmıştır.

  
Bilal ÖZBAY

 

Unutmak,

öldürmek diğerini, hani ölüme terk etmek bir yokluğun girdabında.

unutmak,

adını duymamak ve yaşanmış ne varsa yok saymak.

Yaşanan ne varsa aşka dair; onları gözlerinin altındaki buz dağının altına atmak... 

 

ve saat sabahın altısı, gece yine dibine çöktü; horozlar ötmekte, ezanlar okunmakta ve güneş acımasız bir tacizle soymakta geceyi.

ve ben sevdiğim, senin kızıl saçlarından sıyrılıp küçük ölümlere yatıyorum.

akşam olup ay gecenin koynundan çıktığında, geleceğim sana.