Günah Çıkarma Ayinleri 3
Ey sevgili,
Ne geceleri sabah oluyor sensiz, ne gündüzleri gece. Zaman hiç olmadığı kadar
tanımsız ve müphem, o kadar ağır ilerliyor ki, bu ızdıraplarımı, bu acılarımı
daha da çekilmez daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Zamanın durması için
dua ediyorum, o ne durmak ne de ilerlemek istiyor. Hani bir dursa bu işkenceler
son bulacak ve ölüm o kurtarıcı yanıyla bir kahraman olarak beni kucaklayacak,
Azrail beni senin yerine kollarına alacak; zamanın hiç olmadığı, uzamın hiç
olmadığı ve sonsuzluk içinde bir yaşam olan cennetine götürecek.
Biliyorum ki, senin cennetin bu dünyada haram bana. Çünkü şeytanın fısıltılarına
kanıp yasak meyveyi yiyen bendim sana göre. Bir tek ben günahkarım gözünde, bir
tek ben isyan ettim inançlarımıza. Ve seni yalnız bıraktım elma ağacının altında
öyle mi? Oysa ikimizde çırılçıplaktık tanrının gül bahçesinde, incir yaprakları
bile örtemezdi günahlarımızı. Ancak sen bana yükledin bütün günahları. Tanrı
cennetinden uzaklaştırırken, sen cehennemine attın beni. Tanrı senden daha
merhametli daha şefkatli iken sen yokluğunun Zebani’lerine teslim ettin beni. Bu
evrenin en sıcak ve dayanılmaz ateşine attın. Sadece yanmak kurtuluş olsaydı
çoktan ölürdüm. Ancak ölüm bile bu ateşten kurtarmaz beni. İntihar çare
olsaydı şimdi en kuytu yerlerinde olacaktım toprağının.
Ateşim bazen dayanılmaz derece de artıyor ve ben içimdeki yangını sayıklıyorum
boş sarı odalara. Ağlamak çare olmaktan çıkıyor, boğazıma gözyaşlarını çekerek
adını nefesime düğümlüyor. Oksijen sanki tükeniyor, sanki ben boğuluyorum
yokluğunda. Ama inadına sen daha çok büyüyorsun içimde ve beni bile aşıyorsun.
Her gece tanrıya dua ediyorum. İnançlarım olmasaydı şimdiye kadar çoktan
kıymıştım bu can’a ve canan’a. Can olmayınca nasıl olmuyorsa canan, aksi de aynı
derecede olasılık içinde. Sen olmayınca bu can’ın var olma eylemi yitişlerde.
Artık tek bir ereği var bu yaşamda kalmak için, o da can’an’ını bulmaktır, onu
her daim aramaktır yoklukların dehlizleri arasında, buluncaya kadar aramak ve
beklemektir. İnanmak işte. Bulamasam da hani aramak ve bulacağıma inanmaktır
aşk. Bir gün seni ararken bütün duyularımı yitirsem de bu yüreğim hissedecek
seni ve izini sürecek yine de. Seni bulduğumda sen olmayacaksın belki, olacaksın
da hani görmeyeceksin beni, tanıyamayacaksın ya da, yüzüm bildiğin gibi
olmayacak, ancak yüreğinde hala benden izler kaldıysa anlarsın senin için
çektiğim cehennem azaplarını, anlamazsan ki o zaman zaten bütün umutlarımı
yitirdiğim andır merhametinden. İşte o zaman gerçekten ölmüş olacağım sende.
Öldürmüş olacaksın senin için göğsünde sakladığın yüreği. Canıma kastedeceğim o
zaman. Bir giyotinin bıçakları arasına kendi isteğim ve arzumla koyacağım
başımı. Gökteki cellat yerdekiyle birleştiğinde kucağına düşecek başım ve ben
teslim edeceğim ruhumu tanrıya. Artık gerçek bir günahkar olarak çıkacağım
tanrının karşısına. Araf yolunda ilerlerken tanırsan beni sadece sana benzeyen
yüzümle, o zaman mesut olacağım sevgili.
Sen bana gelmeseydin ben sana gelemezdim, sen içime serpmeseydin bu aşk
tohumlarını asla aşkı bilemezdim. Şimdi sen gidiyorken ben nasıl ardında
kalabilirim sevdiğim. Yüreğim avuçlarının içindeyken bütün gidişlerinde ben
olacağım.
Kendine ve avuçlarında tuttuğun yüreğime iyi bak ceylanım. Ve bir gün o güzel
gözlerine bir daha bakmadan ölmeme izin verme. Sana ve aşkına karşı inançlarımı
besliyorum. Asla senden mucizeler beklemiyorum. Mucizelerine ihtiyacım olmadan
da seni sevebiliyor ve aşkına inanabiliyorum.
Bütün günahlarımı affetmen ve tekrar beni cennetinle ödüllendirmen dileğiyle
sevdiğim.
Amin.
05.06.05
|