Ana Sayfa Günah Çıkarma Ayinleri
 
 
online
E-mail: bilal_ozbay@tnn.net

     

 

  

Günah Çıkarma ayinleri 7

 

 

Ben olmalıydım sana bakan

Bir çift maviyle rüyaya dalan

Karışmalıyım diyorum kokuna

Bütün renklerine

Sana bakan ben olmalıyım seda

 

Olmamak an meselesi

Bu içtiğim son sigaram

Kaybolmak işte seninle

İki sıkımlık kurşun tetikte

Olmamak an meselesi seda

 

13.06.05

 

Ey sevgili, sevgili olmayınca aşık sallanacak salıncak arar darağacında, yaşamak en büyük lüksü olur kuytu bir mezarda. Adı belli değil, şanı, şekli belli değil, doğumu veya ölümü belli değil, kimsesizler mezarlığıdır onun yeri. Sensizliğin ardından gelen intiharın azapları vardır artık, bir duaya muhtaçtır affına, sen de olmazsan kimseler gelmez başına. Ölümcül bir unutuştur bu, günahkâr bir ruhu ateşlere atıp yok saymaktır adını.

 

Merhametsiz bir tanrı olur mu kul için, ya aşığının tövbelerini kabul etmesini bekleyen, acılarına medet olmayan bir sevgili olur mu? Olmadı hiç, olmayacak da, var oluşumuzun doğasına aykırı bu, ne tanrı ne de sevgili, ne de tanrı ne de sen kayıtsız kalamaz hiçbir zaman yakarışlarına aşığın. Ki, duymuyorsa artık kulaklar, ne tanrı vardır ne de sevgili, boş kalmıştır aşığın göğe kalkan nur elleri. Olsun aşık, aşkını yaşar yine de, olsanız da olmasanız da, ancak olmuyor işte, tanrı da var, sen de. İnkârı mümkün olmayan iki varlık, seni inkâr etmem için önce kendimi inkâr etmem gerekir. Biliyorum ki oradasın işte. İnanıyorum ki, bütün bu deyişlerime karşı kayıtsız değilsin ki; beni sen var ettiysen, bu kalbimin içine aşk-ı can-ı sen koyduysan, gözlerimin içine bakıp beni sevdiğini söylediysen beni ve acılarımı duymalısın, duymuyorsan ki bu imkânsız ben de hiç var olmadım, bütün bu yaşadıklarım bir yanılsama, bir sanrı.

 

Ey sevdiğim, eğer seni sevişlerim bir delilikse, seninle yaşadıklarım bir sanrı ise, bu yaşadıklarım aşkından divane olmuş bir aşığın, bir meczubun sayıklamalarıdır. Ben ne meczuplar bilirim ki, onlar çoğu akıllılara göre daha masumdur, daha ak ve paktır. Cehennemi bile görmeden cennete gidecek kadar tanrının eteklerindeki melekleridir. Bütün akıllarını yitirmişlerdir ama kalpleriyle yaşamaya devam ederler. Bu yüzden onların bütün davranışları biz akıllı (sandığımız) insanlara anormal gelir.

 

Benim seni kazanmak ve sevgini hak etmek adına yaptıklarım da sana delilik geliyor biliyorum, senin istemediğin birçok şey yaptım ve sen benden uzaklaştıkça ve benim deyişlerimi duymazlıktan geldikçe bu deli yürek daha da delirecek. Seni ve beni belki daha da üzecek. Deliriyorum sevdiğim, daha da delirmeden tut ellerimden, sevgine ve şefkatine olan ihtiyacımdan başka bir şey değil bu. Sen duymazsan bütün dünya duyacak, bütün insanlar, cinler ve melekler de duyacak feryatlarımı, canlılar gibi ölüler de duyacak. Sen şimdi kimse duymasın istiyorsun, sen şimdi beni de duymak istemiyorsun. Beni duyacak olan her varlığa fısıldayacağım bu aşkı. Deliyim ben, daha da delireceğim aşkından, inanılmaz şeyler yapacağım ve buna ben bile inanmayacağım, sadece duyulmak ve anlaşılmak istiyorum, sen beni duymadıkça ve anlamadıkça. Beni duyacak kullara sesleniyorum, belki onlar anlayacaklar beni senin yerine. Ancak inan sevdiğim bu bile merhem olmayacak senin açtığın yaralara.

 

Ey sevgili, senin için bütün bu çırpınışlarım, çabalarım bir delilikse kapat beni bir mahzene, yok eğer bir sayıklama değilse bu deyişlerim, haykır adımı adınla. Adımı adınla an.

 

Hatırlar mısın? Bir nisan günüydü, aşkından dolayı yanıyordun ve öylesine yanıyordun ki, seninle olan her şeyi de yakıyordun. Ölüyorum diyordun aşkından, ağlıyordun, krizlere giriyordun, sabahlara dek uyuyamıyordun acıdan, bir damla su istiyordun ölmeden önce benden. Herkes yanındaydı oysa, kimse sana bir damla hayat suyu vermemişti sen bana yalvarıyordun, oysa ben o kadar uzaktım ki sana, tanrının bütün kurallarını çiğnemem gerekirdi, cennetten kovulacağımı bile bile o yasak meyveden yemeliydim sana gelmek için. Yalvarıyordun ve medet ey sevgili diyordun. Öyle bir bakışın ve sedan vardı ki yalvarırken tanrının yasaklarını çiğneyip geldim sana.

 

Bir tutam pamuktan su damıtarak dudaklarımdan hasretini söndürmüştüm senin, sen hayata dönerken ben cennetten kovulmuştum şeytanla beraber. Gözüm görmedi inan, sen cennetini vaat ettikten sonra bana, gül bahçelerin vardı, çilek bahçelerin, masmavi bakan bir gök yüzün, insanı mutlu kılan sıcaklığın. Üzülme ey sevgili dedin eğer seversen beni aşk ile tanrı affedecektir ikimizi de. İnan bana dedin ve inandım. Senden başka her şeyden geçtim işte senin için, onurumu, şerefimi, ailemi ve daha her şeyi geçtim sana gelmek için. Ağlıyorum burada işte…

 

Çok geçmemişti henüz, bu aşk muştusuyla sarhoşken ben, elçilerin geldi bana ve o gitti dediler, neden, niçin ve bensiz dedim. Dediler ki değmezmişsin. Anladım dedim. Anladım ki aldandım. Öyle aldandım ki, bütün doğrularımı ve inançlarımı yitirdim. Yittim yokluğunda. Sen giderken sadece kendini götürmedin sevgili, benim cesedimi de götürdün, bilmediğim hangi kuytulara attın onu, aklımı kime verdin, ruhumu kime sattın, neden bendim, neden bana gelmiştin, şimdi neden gidiyorsun nedensiz.

 

Unut diyorsun her şeyi, unut demek öldürmek değil midir? Oysa unutmak isterdim sen isteyince yine de, ancak unutmak ölmek değil midir ey sevgili. Çıplak kaldığını anladığında Adem nasıl utanç içinde kaldıysa ve şeytana lanet okuduysa ben de o kadar utanç duyuyorum ve lanet ediyorum binlerce kez şeytana. Bana bakıp gülüşlerinden nefret ediyorum. İçine düştüğüm bu acizlikten nefret ediyorum, ancak acizlik de bir kulluk değil midir ey sevgili? Tanrıcılık oynamıyorum senin gibi, ben acizane bitap düşmüş ve günahlarından dolayı, pişmanlık duyan, sevgilinin merhametinden ve şefkatinden medet uman günahkar bir kulum.

 

Sana yaşam verdim varlığımla ey sevgili, seni girdiğin zindanlardan kurtardım. Öğrendim ki çok vefalısın; sen yokluğunla zindanlara sokup ölüme terk ettin unutuşunla beni. Kaderim buysa sabır edeceğim ve artık tanrıdan bir şefkat, merhamet dileyeceğim. Bütün günahlarım için, sana inandığım için, şeytana uyduğum için…

 

Şimdi en küçük ölüme atıyorum kendimi, uykuya, ağlamadan uyuyabilirsem, acılarım dinecek az da olsa. Yine de nereye gitsem sen, nereye kaçsam yine sen, kaçmayıp şurada dursam sen. İlle de sen, ille de sen…

 

Bütün günahlarımın affı ve mağfireti için…Amin

 

14.06.05

Saat sabaha doğru 00:03

Bu site tamamen özgündür. İzinsiz veya isim belirtilmeden herhangi bir alıntı yapılamaz. Eserlerin bir kısmı Deyiş Dergisi tarafından yayınlanmıştır.

  
Bilal ÖZBAY

 
Sevdiğim,

Bir bebeğin doğuşu gibi doğmak sende.

senin olmak, senden olmak, ta ölene dek...

 

Küçücük bir çocuk gibisin,

yaramaz, mız mız ve kırılgan, inadına sorular soran ve delice kıskanan.

hani,

aşkla kumsalda evcilik oynayan, kendi oyununun kurallarını kendin koyan, beğenmeyince de kumları dağıtan.

Çocuksun sevdiğim, çocuk kal,

içimdeki adama inat.