Gelincik
Bir çiçek vardı kırmızı
Tazeydi daha yalındı
Bildiğiniz kır çiçeklerinden işte
Bakire bir kız gibi işveliydi
Rüzgar çıkınca hafiften
Başlardı dansa cilvesinden
Güneş tepeye gelince öğlen
Bir ter basardı bütün tenini
Mis gibi kokardı tarla yeri
Akşam olunca üşürdü sanki
Tüyleri diken diken olur
Başını eğer içine çekilirdi sanki
Geceleri ay ışığına sarılır
Saçlarına yıldızlar düşerdi
Sabah olduğunda güneşle uyanır
Yüzüne çiğ damlası düşerdi
Yağmurda ıslanmış kız gibi olur
Dip diri olurdu bütün teni
Bir gün adamın biri çıkıp geldi
Emindi güzelliğinden ve işvesinden
Adamın eli değince beline ürperdi önce
Heyecanlandı birden titredi de hem
Açılıverdi en kuytu bahçesi
Kokusu değdi adamın burnuna hafiften
Tutamadı adam kendini
Kırıverdi incecik belinden
Derin bir aşkla inledi aniden
Başı önce göklere kadar değdi
Sonra saçları düştü toprağa
Kırmızı tohumlarını bıraktı dibine
Gelin olmuştu artık gelincik
Bilal özbay |