Yalnızlık
ve portatif yaşantılar
Hazırdır her şey gibi
eşyalar da
Her an gelecek bir ayrılığa
Yerleşik değildir yaşam
gibi
Duygular da alışır elbet
taşınmaya
Ne adıma tapulu bir ev ne
de bir arsa
Bir apartman dairesi
kiralık da olsa
Ne vergisi var ne de derdi,
tasası
Hani canım sıkıldı mı
toplarım eşyalarımı
Giderim, canım nereye
isterse oraya.
Bir arabam var sadece
“benim” bütün kahrımı taşıyan
Nereye sürsem gider, gık
sesini çıkarmaz,
On yaşında ama hala kız
gibi, narin ve cilveli
Kırmızı renkli ve bütün
eşyalarım bagajı kadar
Taşınmaz bir tek mülküm var
O da senin slüetin kadar
Alışınca bir şeylere insan
Çivilenip kalıyor o meşhur
duvara
Kader çakıyor sanki kazığı
kafana kafana
Ağlasan da nafile kalır
gözyaşları
Çekip gidemezsin işte
Bir de bakmışsın
çarmıhtasın
Alışmamak lazımdır belki,
Ne bahçeli pembe panjurlu
ev
Ne içinde taşınmaz mallar
Çoluk çocuk ve analar
Yirmi beş yıllık sigortalı
yaşlılık
N’luyor bana
Nedir bütün bu düşünceler,
Neredeyim, ne yapıyorum
Neler oluyor bana
Durdurun dünyayı inecek
var…
Yalnızlık bu işte, kimsesiz
yaşlanmak
Şahitsiz yaşamak ve ölmek
Kim bilir yaşadığımı ve kim
bilir
Sevdiğimi ve sevildiğimi
Yalnızlık
Portatif duygular
Portatif aşklar ve kadınlar
Sonrası yine yalnızlık
Sonrası yine sen…
Her şey değişiyor çevremde,
Ben yaşlandıkça sen
aynısın,
Gittiğin günkü kadar genç
ve güzel
O kadar şuh ve o kadar
günahkar
İnanmak güç ama
Yalnızlıkla gelen portatif
yaşamlar
Senin yanında tam.
Bilal Özbay
16.nisan 05
|