Ana SayfaResim
 
 
• FELSEFE SAYFASI

 

 
online

msn: kuzgunn@hotmail.com

ıcq: 266-029-420-kuzgun

E-mail: bilal_ozbay@tnn.net

     

 

  
SOKRATES

DÜŞÜNCESİ



Sokrates’ in felsefe tarihi bakımından önemi, insanı düşünce ve davranışları arasında uyum, bütünlük, denge bulunan bir varlık olarak görmesindedir. Ona göre bir bilgi varlığı olan insanın iç ve dış evrenini aydınlatacak, ona bütün eylem ve davranışlarında kılavuzluk edecek yalnız bilgidir. Bilgi ise insanla bağlantılıdır, onu anlamaya, bilmeye yöneliktir. Sokrates, özellikle doğacı bilgelerin, felsefenin temel sorunu durumuna getirdikleri evrenin varlığı, varlığın ilkeleri gibi konuları bir yana bırakarak insanı tanımanın gereğini ortaya atar. ‘’Kendini bil’’ önerisinden yola çıkan bu görüşün ereği insanı bir tinsel varlık olarak düşünmenin odağı durumuna getirmektedir. Bununla sağlanacak bilgi de insanın dışında değil, özünde, anlıksal yapısında bulunan ilkeleri, temel öğeleri açıklamaya yarayacaktır. Bilgi verilen insanın yaşamını biçimlendirmek, yönlendirmek içindir, çıkar sağlamak, yüksek görevler elde etmek, ün kazanmak için değildir. Öte yandan, bütün sorunlar karşısında kuşkuya kapılmanın, görelilik öğretisine saplanmanın da gereği yoktur. Çünkü insanın us ölçülerine dayanarak kavrayabileceği bir ‘’tüme1 doğru’’ vardır. Bu doğrunun bilgisi bir sanı (doksa) değil, usa dayalı, özü kavramayı. sağlayan bilgidir (episteme).

Sokrates’in anladığı bilgi öğretimle, aktarmakla, başkalarından dinleme yoluyla değil, eleştirel yönteme dayanan bir “birlikte çalışmakla’’ sağlanabilir. Bu bilginin temel ilkeleri, özünü kuran öğeler de, insanın dışında değil, anlığında, düşünme yetisindedir. Bu konuya çözüm getirebilmek için düşüncenin nesnel değeri durumunda olan usa dayanmak gerekir. 0, ‘’ben yalnız bir şey bilmediğimi biliyorum” derken bilginin edinilmesi için, usun aydınlığında araştırmanın, bilgiyi olduğu yerde bulmanın önemini vurgulamıştır. Ona göre bilmek için, elde olanı kullanmak değil, araştırmak önemlidir. Bu araştırmada, Sokrates’ in uyguladığı yöntemin, biri alay (ironie), öteki düşüncenin doğumunu sağlayan doğurtuculuk (marieutike) olmak üzere iki öğesi vardır. Bu yönteme yaklaşım biçimi de bilmez görünerek, bildiğini ileri sürerek, karşısındakini konuşturmaktır. Sokrates, kendi bilgisizliğini ortaya atarak karşısındakinin bilgisinden yararlanmak ister gibi görünür. Sonra onun ileri sürdüğü düşünceleri, karşıtlarını gündeme getirerek bir bir çürütür. Bu durumda yapılacak işin birlikte araştırma olduğu sonucuna varılır. Burada yöntem uygulaması başlar, önce ileri sürülen düşüncelerle inceden inceye alay edilir, sonra doğurtucu eyleme geçilir. Bu eylemin tek özelliği insan tini ya da anlığında uyur durumda bulunan düşünceleri, karşılıklı soru sormalarla bilinç yüzeyine çıkarmaktır.

Sokrates’ in benimsediği kurama göre, tinde, bütün insanlar için geçerli olan “ortak doğrular” saklıdır. Yapılacak iş bu doğruları bulundukları yerden yüzeye çıkarmak ‘’bi1inir duruma getirmek’’tir; işte bilginin oluşması da budur. Bu tür bilgiyi sağlayan bilimsel çalışmanın amacı duyumla kazanılan tek tek tasarımlar elde etmek değil kavramlar oluşturmaktır. Kavramın belirlenmesi de sınırlarının saptanmasına, kesin tanımın (horismos) ortaya konmasına bağlıdır. Kavram nesnenin özünü bilmeyi sağlar, bu nedenle tümel olması gerekir. Çünkü tikel tümele bağlıdır, bunun karşıtını savunmak yanılmadar Sokrates’ in bilgiyi kazanmada uyguladığı yönteme tümevarım (epagoge) denmektedir. Bu yöntemle sağlanan bilginin ereği insan yaşamına anlam ve içerik kazandırmak, onu düzene sokmaktır. Bu düzen ahlakın çatısını oluşturur.

Ahlakın temeli bilgiyle özdeş olan erdemdir. Ancak bu bilgi özel çıkar sağlamak için kullanılan araç değil, kişiyi mutluluğa (eudaimonia) götüren kesin ve doğru bilgidir. insanı doğru davranmaya, doğru eyleme ulaştıran bu bilginin başka bir özelliği de “iyi” oluşudur. Sokrates’ in öğretisine göre iyi, güzel, erdem, yiğitlik, ölçülülük, yücelik, yardım, doğruluk gibi değerler bilgiyle bağlantılıdır, bilgi dışında bir değer varlığı söz konusu değildir. İyi kişisel mutluluğun temeli, tinsel sağlığın kaynağı, davranışların ölçüsüdür.

Sokrates’ in düşüncelerini yönlendiren, onu bilgi, erdem, doğru ve iyi kavramlarının içeriğini açıklayarak eyleme geçiren bir güç vardır. ‘’Daimonion’’ adım verdiği bu gücün ne olduğunu, kesinlikle bilme olanağı yoktur. Ancak bütün yargılarında, davranışlarında ona danıştığını, onun onayını almadan işe girişmediğini açıkladığına göre, bu güç onun özünde tinsel bir ilkedir, derin bir sezgidir. Kimi yorumculara göre ahlak, tanrısal esin, derin içgüdü diye nitelenen bu güç, onun usa bağlılığının da temel koşulu niteliğindedir. Çünkü bu güç onu, bütün davranış ve eylemlerinde, usun ışığında yürüme gereğinde bırakmakta, her türlü us dışı Gizemcilik’ ten uzak tutmaktadır. Sokrates’ in, ‘’Atina gençliğini geleneksel inançlara karşı, yeni tanrılar ortaya atarak, azdıran’’ kişi diye suçlanmasına yol açan nedenlerden biri de budur.

KAYNAKÇA: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi.
Filozoflar Ansiklopedisi -Cemil Sena.

Bu site tamamen özgündür. İzinsiz veya isim belirtilmeden herhangi bir alıntı yapılamaz. Eserlerin bir kısmı Deyiş Dergisi tarafından yayınlanmıştır.